Uyarı – İhanet Çetesi

Ey Türk’e ihanet yazan şer çete,
İşiniz gücünüz yalan, varyete,
Hep tuzak hep zulüm, hile, erkete,

Türk sizi tanıdı, öğrendi, bildi,
Cezanızı kesip defterden sildi.

Türk ne zaman zayıf düşse orada,
İhaneti hak bildiniz arada,
Sandınız ölüm yok size karada,

Türk sizi tanıdı, öğrendi, bildi,
Cezanızı kesip defterden sildi.

Her fırsatta Türk’e kazdınız kuyu,
Çok gördünüz temiz bir yudum suyu,
Değişir mi sandınız Türk’ün huyu,

Türk sizi tanıdı, öğrendi, bildi,
Cezanızı kesip defterden sildi.

Size kim dedi ki Türk eğer boyun,
Koyun mu sandınız siz Türk’ü koyun,
Niye bu ihanet niye bu oyun,

Türk sizi tanıdı, öğrendi, bildi,
Cezanızı kesip defterden sildi.

Yazık ki oldunuz Türk’ün düşmanı,
Her biriniz bir odağın şişmanı,
Aranızda bulmak zordur pişmanı,

Türk sizi tanıdı, öğrendi, bildi,
Cezanızı kesip defterden sildi.

Yetmedi mi Türk’e olan kininiz,
Zulmü mü emretti size dininiz,
Kin, nefret yayıyor hâlâ ininiz,

Türk sizi tanıdı, öğrendi, bildi,
Cezanızı kesip defterden sildi.

Yıllar yılı Türk’e ölüm kustunuz,
Ya çekilip bir kuytuya pustunuz,
Ya da neme lazım deyip sustunuz,

Türk sizi tanıdı, öğrendi, bildi,
Cezanızı kesip defterden sildi.

Türk kimdir anlatsın, sorun, ceddiniz,
Ona göre şekil alsın reddiniz,
Türk’e hesap sormak değil haddiniz,

Türk sizi tanıdı, öğrendi, bildi,
Cezanızı kesip defterden sildi.

İnsanlık Hâli – Erenler Çağı

Sordum erenlere; nicedir bu hâl,
İnsan güpegündüz kurar mı hayâl,
Niçin ağzı kurur, olur dili lâl,
Âşk bu, nefesleri keser dediler.

Sordum; anlar mıyım bu hâli bir gün,
Mümkün müdür, bugün, yarın, öbür gün,
Sevdalar yürekte olur mu sürgün,
İnsan sevdiğine küser dediler.

Sordum; yâr olur mu gönlü şaşkından,
Sevda beklenir mi ruhu taşkından,
Âşık olan vazgeçer mi aşkından,
Seven her dem eser beser dediler.

Sordum; hiç mi bakmaz insan şartına,
Âşkı bir çentik mi sanır kartına,
Diner mi yürekte kopan fırtına,
Rüzgâr bazen deli eser dediler.

Sordum; şu dünyanın bana kastı ne,
Sevmek çıkmak mıdır yarış pistine,
Yâr sevmek olur mu yârin üstüne,
Selâmı sabahı keser dediler.

Sordum; dert çeker mi âşkı bilmeyen,
Bir mazlumun gözyaşını silmeyen,
Ne hisseder sevip de sevilmeyen,
Üstüne yağmurlar çiser dediler.

Sordum; yürek midir sevdanın kabri,
Gönülde bir duygu yaşar mı cebri,
Engel midir âşka insanın kibri,
Paspas edip al yere ser dediler.

Sordum; yakışır mı âşığa riddet,
Anlamsız azgınlık, gereksiz hiddet,
Sebepsiz olur mu bu hadsiz hiddet,
Öküz kızdığını süser dediler.

Sordum; niye kin beslenir insana,
Niçin haksız yere kıyılır cana,
Koymak zor mu iki kalbi yan yana,
Hep kendine yontar keser dediler.

Sordum; gereken ne tanılmak için,
İnsan gibi insan sanılmak için,
Hayır dualarla anılmak için,
Dünyaya bırak bir eser dediler.

İnsanlık Hâli – Büyümek

Uyarı – Hak mıdır?

Yalana, dolana başvurmaz alim,
Her koşulda gerçeğe eder talim,
Allah(cc)’la aldatmaz, değildir zalim,

Bu yaptığın kara mıdır, ak mıdır,
Din alıp din satmak kula hak mıdır?..

Din pazarda alınır satılır mı,
Hakk hükmüne hiç hile katılır mı,
Ya sessizce kenara atılır mı,

Bu yaptığın kara mıdır, ak mıdır,
Din alıp din satmak kula hak mıdır?..

Din yayın ucunda gergin ok mudur,
Hedef yapılana yaylım şok mudur,
O varsa ahlâka gerek yok mudur,

Bu yaptığın kara mıdır, ak mıdır,
Din alıp din satmak kula hak mıdır?..

Helâl alışveriş kutsal hizmettir,
Namuslu her kazanç başa devlettir,
Lâkin hile, hurda zûldür, gaflettir,

Bu yaptığın kara mıdır, ak mıdır,
Din alıp din satmak kula hak mıdır?..

Mazlumların soldurursun mahını,
Hiç yok yere bak alırsın ahını,
Bilmem nasıl yaparsın izahını,

Bu yaptığın kara mıdır, ak mıdır,
Din alıp din satmak kula hak mıdır?..

Görünüşte işin gücün hep zikir,
Başka ne bir uğraş ne de bir fikir,
Ne yer ne içersin bilmez bu fakir,

Bu yaptığın kara mıdır, ak mıdır,
Din alıp din satmak kula hak mıdır?..

Helâli hoş olsun malın, kazancın,
Bir tek seni bağlar dinin, inancın,
Gel gör ki mahşerde olur utancın,

Bu yaptığın kara mıdır, ak mıdır,
Din alıp din satmak kula hak mıdır?..

Allah(cc) akıl verdi bilesin diye,
Yanlışı yaşamdan silesin diye,
Kul her şeyi Hakk’tan dilesin diye,

Bu yaptığın kara mıdır, ak mıdır,
Din alıp din satmak kula hak mıdır?..

Kula gizli olan Allah(cc)’a ayan,
Her işte, uğraşta Rabb’ine dayan,
Kalk arkadaş!.. Şu kör gafletten uyan,

Bu yaptığın kara mıdır, ak mıdır,
Din alıp din satmak kula hak mıdır?..

Zafer Yolu

Gardaş durma, gel, yürü, isyanın var bin türü,
Sahip çık gerçeğine, bitsin biat kültürü,
Çık meydana hesap sor, korksun senden şer sürü,

Kalk ayağa doğrul bak, geleceğe ışık yak,
Sen ayağa kalkarsan zafer senin muhakkak.

Bırak desinler deli, zehirdir zulmün dili,
Hedefine sadık kal, kurtulsun Turan ili,
Ta doğudan batıya uzansın Türk’ün eli,

Kalk ayağa doğrul bak, geleceğe ışık yak,
Sen ayağa kalkarsan zafer senin muhakkak.

Erken kalkan yol alır, er evlenen döl alır,
Sevdası vatan olan, erenlerden el alır,
Yüreklerde yanan kor, kutlu soydan dal alır,

Kalk ayağa doğrul bak, geleceğe ışık yak,
Sen ayağa kalkarsan zafer senin muhakkak.

Sevdası gönüllere, türküleri dillere,
Türk ölür de uğruna vatan vermez ellere,
Kartallar yüksek uçar, konar yüksek tellere,

Kalk ayağa doğrul bak, geleceğe ışık yak,
Sen ayağa kalkarsan zafer senin muhakkak.

Biz Türk’üz, Türk yurduna uğruları sokmayız,
İhanetten beslenen çağrılara bakmayız,
Ülkümüz Kızılelma, başka yöne akmayız,

Kalk ayağa doğrul bak, geleceğe ışık yak,
Sen ayağa kalkarsan zafer senin muhakkak.

Bazen tökezlesek de, sanmayın yıkılırız,
Ya da bir şer iblisin peşine takılırız,
Aksine çivi gibi bağrına çakılırız,

Kalk ayağa doğrul bak, geleceğe ışık yak,
Sen ayağa kalkarsan zafer senin muhakkak.

Türk dünyası bir gerçek yiğitler harmanıdır,
Zor gününde pek çoğu kurtuluş dermanıdır,
İstisnasız her biri Başbuğ’un fermanıdır,

Kalk ayağa doğrul bak, geleceğe ışık yak,
Sen ayağa kalkarsan zafer senin muhakkak.

İmbikten süzülerek gelen bir milli ülkü,
Gönüllerde kutsal aşk, dillerde bayrı türkü,
Eksiksiz her hecesi Türk’ün özbeöz mülkü,

Kalk ayağa doğrul bak, geleceğe ışık yak,
Sen ayağa kalkarsan zafer senin muhakkak.

Niye hâlâ miskinsin, boş boş oturman niye,
Gör ne hasletler vermiş Rabb’in sana hediye,
Silkin artık yerinden “Ben Türk’üm!” diye diye,

Kalk ayağa doğrul bak, geleceğe ışık yak,
Sen ayağa kalkarsan zafer senin muhakkak.

Tarihin zaferlerle, şanla, şerefle dolu,
Bütün dünya bilir ki bükülmez Türk’ün kolu,
Hedefin Türk birliği, yolun Atatürk yolu,

Kalk ayağa doğrul bak, geleceğe ışık yak,
Sen ayağa kalkarsan zafer senin muhakkak.

Tunga’yım bir kutlu aşk benim gönlümde yatan,
Ölürüm de terk etmem, namustur Türk’e vatan,
Mutlak tokadımı yer destursuz el uzatan,

Kalk ayağa doğrul bak, geleceğe ışık yak,
Sen ayağa kalkarsan zafer senin muhakkak.

Dua – Tanrı Türk’ü Korusun

Türk’ün tarihi dolu pek çok şeref ve şanla,
Uygarlıklar kurulmuş ilim, ahlâk, irfanla,
Nice kutlu zaferler kazanılmış imanla,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

Türk’ün asil kanıdır toprağa değer katan,
Kanıyla suladığı yer olur Türk’e vatan,
Ancak huzura erer altında şehit yatan,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

Kutlu Turan Ülküsü Başbuğ’un buyruğudur,
O emri kim verirse o Türk’ün Başbuğ’udur,
Her bir ülkülü yürek ardındaki tuğudur,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

Turan yurtları tek tek Türklüğün harmanıdır,
Birlik ve beraberlik dertlerin dermanıdır,
Ülkümüz Kızılelma Başbuğ’un fermanıdır,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

Altı yüz otuz dokuzun o kutlu Mayıs’ında,
Kürşad kırk çerisiyle cenkte Vey kıyısında,
Bir bir gittiler lâkin, eksik yok sayısında,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

Afşın Anadolu’da, akın üstüne akın,
Yanılıp da önüne engel düşmeyin sakın,
Ondaki asalete, vakur duruşa bakın,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

Ağustos bin yetmiş bir, hem gencecik yaşında,
Alparslan Malazgirt’te ordusunun başında,
İzi var vatanımın toprağında, taşında,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

Yıl bin dört yüz elli üç, kutlu bir Mayıs daha,
Sultan Mehmet atını sürdü, kaldırdı şaha
Elde bayrak, surlarda Hasan göründü aha,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

Mayıs’ın on dokuzu bin dokuz yüz on dokuz,
İşgal altında vatan, tükendik sanki, yokuz,
Samsun’dan Atatürk’le yükselen kutlu okuz,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

O günün şartları zor perişan Türk’ün hâli,
Düşmanla savaşmaya kalmamış hiç mecali,
Dertlerine ilgisiz kalmış devlet ricali,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

İşte o zor gününde güneş Samsun’dan doğmuş,
O güneşin ışığı kör karanlığı boğmuş,
Bu gelen Gazi Paşa, o beklenen Başbuğ’muş
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

Başbuğ başa geçince millet almış yürümüş,
Ne korkmuş ne çekinmiş ne de ayak sürümüş,
İşgalci alçakları öne katmış, kürümüş,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

Millet kadrini bilmiş zaferi var edenin,
Bu vatanı yeniden Türklüğe yâr edenin,
Görmüş İhanetini bilip inkâr edenin,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

Mustafa Kemal Paşa, kurtuluşun mimarı,
Her kim kin besler ona çatlamış ar damarı,
Milletin “Atatürk”ü başlatmış yurt imarı,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

Türk o gün neredeyse yoktan var edilince,
Sıra gelmiş ermeye yüksek milli bilince,
Başarı kaçınılmaz bilim yol seçilince,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

İlk adım Cumhuriyet Ata’m emir buyurmuş,
Türk Milleti topyekûn kalkıp kıyama durmuş,
29 Ekim’de Cumhuriyet’i kurmuş,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

Cumhuriyet’le taçlanan o şanlı mücadele,
Biter bitmez sorunlar tek tek alınmış ele,
Hâlâ çok yolumuz var, vermek lazım el ele,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

Biliriz kıymetini şanlı Cumhuriyet’in,
Anamızın ak sütü gibi saf hürriyetin,
Cumhuriyet sonudur zulme mecburiyetin,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

Kaldı mı hiç şahidi o günkü kederlerin,
Can verip yurt vermeyen gazi, şehit erlerin,
Bu toprağı bizlere yurt yapan zaferlerin,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

Hedefi olmayanlar oynar kumda, çakılda,
Türk unutmaz geçmişi daim tutar akılda,
Aynı milli coşkuyla şimdi yüzüncü yılda,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

Yıl iki bin yirmi üç, yine başımız darda,
İşler hep sarpa sardı, milletim ciddi zorda,
Hainler ihanetin izini gizler karda,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

Başımızda bela çok, kuşatıldık dört yandan,
Vampir sürüsü gibi hepsi beslenir kandan,
Vazgeçer sanıyorlar bizi aziz vatandan,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

Gücünden sarhoş olmuş eli kanlı güruhu,
Kendi karanlığında boğacak Türk’ün ruhu,
Zalim nereden bilsin bizi biz yapan ruhu,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

Ey Türklüğün düşmanı, zulmün yanına kalmaz,
Bir kalkarsak ayağa, şaşarsın aklın almaz,
Türk olmak bir şereftir, şereften taviz olmaz,
Ya Rabb! Sen koru Türk’ü, bekle, sakla, bağışla.

19 Mayıs 1919 – Büyük Uyanış

19 Mayıs 1919,
Öylesine bir günün değil,
Bir büyük uyanışın tarihi,
Yedi düvele karşı bir kutlu başkaldırışın,
İçeriden dışarıdan çepeçevre kuşatılmış,
İhanetlerle sarsılmış,
Yokluk, yoksunluk ve çaresizlik kıskacında,
Bütün bunlardan daha da acı olanı,
Kendinden bildiği yöneticileri eliyle,
Uğruna her şeyini feda etmeye hazır olduğu kendi öz yurdunda,
Parya durumuna düşürülmüş,
Kim olduğu unutturulup,
Hürriyetine kastedilmiş Türk’ün,
“Tüten o en son ocağı”nın,
Yine yeniden Türk olduğunu hatırlayıp,
Gerçek kimliğine bürünerek küllerinden yeniden doğuşunun,
İşaret fişeğidir aslında.

İşte o fişeği ateşleyerek,
Türk’ün ve kaderini Türk’le birleştiren herkesin,
İstiklal mücadelesine katılımını sağlayan,
Devamında gelen bütün o yeniden diriliş, bağımsızlık, Cumhuriyet ve çağdaş medeniyet seviyesine ulaşma mücadelesinin her anında,
Hem fiziki ve hem de fikri manada,
Rehberlik eden ulu önder Atatürk’tür.

Milletinin irfanına güvenerek çıktığı bu yolda,
Koyduğu hedeflere ulaşabilmek için amansız bir mücadele örneği göstermiştir,
Milleti de onu asla yalnız bırakmamıştır.

Bu vesileyle,
Başta Atatürk olmak üzere bu mücadelede yer alan,
Kanının son damlasına kadar yapabileceği her ne varsa yapan,
Bu süreci bugün vatandaşı olmakla gurur duyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurarak taçlandıran bütün ceddimizi hayır ve şükranla yâd ediyorum,
Ruhları şad, mekânları cennet olsun.

O günkü inanmışlığı, adanmışlığı ve Türklük şuurunu,
O kutlu ruhu yüreğinde hisseden,
Yediden yetmişe herkesin Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyorum.

Ne mutlu Türk’üm diyene…

Bandırma Vapuru ağır ağır limana yanaştı,
Samsun’a bir evladı vatan geldi 19 Mayıs 1919 günü,
Bir başka doğdu güneş o kutlu gün,
Bir büyük uyanış başladı,
Birler yüzlere, onlar binlere ulaştı,
Yoklar çoklara.

Ayağa kalktı Anadolu,
İmanıyla beledi isyanını Türk,
Kuşandı vatan sevdasını her yaştan genç,
Koştu cepheye.

Umuda tutundu,
Küllerinden yeniden doğdu Türk,
Başbuğ Atatürk önderliğinde,
Gün geçtikçe artar oldu coşkusu,
Arşa yükseldi özgürlük tutkusu,
Yedi düvele karşı tek yürek söylendi Türk’ün türküsü;

“Ağam heyyy!..
Ya istiklâl ya ölüm,
Meydan yiğitlerle dolup taşanda,
Ya istiklâl ya ölüm,
Cepheden cepheye doğru koşanda,
Ya istiklâl ya ölüm,
Birer birer engelleri aşanda,
Ya istiklâl ya ölüm.

Ağam heyyy!..
Ya istiklâl ya ölüm,
Yediden yetmişe özümüz budur,
Ya istiklâl ya ölüm,
Ezelden ebede tözümüz budur,
Ya istiklâl ya ölüm,
Yemin olsun Hakk’a sözümüz budur,
Ya istiklâl ya ölüm.

Ağam heyyy!..
Ya istiklâl ya ölüm,
Karasevdalıyız, sevdamız vatan,
Ya istiklâl ya ölüm,
Çilemiz, derdimiz, tasamız vatan,
Ya istiklâl ya ölüm,
Ezgimiz, türkümüz, gaydamız vatan,
Ya istiklâl ya ölüm.

Ağam heyyy!..
Ey yoluna baş koyduğum vatanım,
Ya istiklâl ya ölüm,
Binler var altında şehit yatanım,
Ya istiklâl ya ölüm,
Sensin varlığıma kıymet katanım,
Ya istiklâl ya ölüm.

Ağam heyyy!
Ya istiklâl ya ölüm,
Soyu sopu, cinsi uludur Türk’ün,
Ya istiklâl ya ölüm,
Yüreği imanla doludur Türk’ün,
Ya istiklâl ya ölüm,
Yolu atasının yoludur Türk’ün,
Ya istiklâl ya ölüm.

Ağam heyyy!..
Ya istiklâl ya ölüm,
Yıllar var ki Türk’ün yanıyor canı,
Ya istiklâl ya ölüm,
Her yan yara bere akıyor kanı,
Ya istiklâl ya ölüm,
Anadolu özbeöz Türk vatanı,
Ya istiklâl ya ölüm.

Ağam heyyy!..
Ya istiklâl ya ölüm,
Yıkılmadık her yan karlı dağ iken,
Ya istiklâl ya ölüm,
Buradaydık Anadolu bağ iken,
Ya istiklâl ya ölüm,
Düşmana yurt vermeyiz can sağ iken,
Ya istiklâl ya ölüm.

Ağam heyyy!..
Ya istiklâl ya ölüm,
Türk, yaşar Türk gibi, ölür Türk gibi,
Ya istiklâl ya ölüm,
Balası dünyaya gelir Türk gibi,
Ya istiklâl ya ölüm,
Sevdası hep vatan olur Türk gibi,
Ya istiklâl ya ölüm,
Bir dünyaya bedel olur Türk gibi,
Ya istiklâl ya ölüm,
Vatanına kurban olur Türk gibi,
Ya istiklâl ya ölüm.

Ya Rabb!.. Her hâlimiz ayandır sana,
Ya istiklâl ya ölüm,
Zalimler göz koydu canım vatana,
Ya istiklâl ya ölüm,
Düşmanla iş tutup vatan satana,
Ya istiklâl ya ölüm,
Fırsat verme, haine, kör şeytana,
Ya istiklâl ya ölüm.”

İşte o gün Türk yeniden Türk oldu Türk gibi,
Bugün yıl dönümü o kutlu günün,
Evet ne bir Mustafa Kemal var başımızda,
Ne de yanımızda o kutlu destanın koca yürekli kahramanları,
Hattâ belki o günden bile kötü koşullar,
İçeriden dışarıdan sırtına binmiş ihanet odakları yurdumun,
Fırsat kolluyorlar indirmeye o son darbeyi,
Türk unuttu sanıyorlar o günü,
Elbette var, olacak unutanı,
Elin atıyla keyif çatanı,
Ancak vatan namustur Türk’e,
Tüten son ocağı yılmaz bekçisidir,
Üç beş var diye hain,
Çökmez dizleri üstüne,
Sinmez bir köşede.

Ey Türk! Kalk yerinden,
Doğrul bir daha,
Bir daha doğ küllerinden,
Artık unutulmaya yüz tutmuş olsa da sayısı,
Bitsin bu keder, hüzün,
Yine yeniden gülsün yüzün,
Bayram olsun bugün,
Bayramın kutlu olsun,
Her yıl aynı coşkuyla kutla 19 Mayıs’ı.

Seçim Vakti – Bıktık

Yine, yeniden seçim vakti. Yine Türk milliyetçileri paramparça, bırak paramparça olmayı, adeta düşman kardeşler gibi uzak uzak uçlara dağılmışlar. Herkesin kendi doğruları, kendi gerekçeleri var, var elbette ama sanki aynı milletin neferleri değillermiş gibi, sanki aynı acılardan gelmiyorlarmış gibi bir kaşık suda fırtına kopuyor, koparılıyor, vefasızlık baş köşeye konulmuş adam kayırmacılığı desen gırla, en acısı da hareketin kendi öz evlatlarını kendi içerisinde yabancılayıp yok eder hale gelmesi. Milletini, ülkesini candan aziz bilen insanlar olarak hem ülkemizin hem de ülkülerimizin içine düştüğü, düşürüldüğü bu içler acısı hâlin, o hâlin yarattığı çaresizliğin ve bütün bunların sonucu ağına düştüğümüz onulmaz acıların tarifi yok. Siyaset desem öküzün boynuzlarında, solda CHP sağda AKP. Aslında yok birbirinden farkları, aynı bağın gülleri onlar. Milletin umudu mu, sormayın boş yere, en iyi ihtimalle bir başka bahara.

Dostlar bir acayip devrana geldik,
Aklımızı hiçe sayandan bıktık,
Biz gerçeği kendimize yol bildik,
Hak diye batılı yayandan bıktık.

Yalan, dolan, hile arttıkça arttı,
Tartılar her şeyi hep eksik tarttı,
Ortak varı hakça bölüşmek şarttı,
Bizi hep kenara koyandan bıktık.

Ahlâki erozyon aldı yürüdü,
Sağır vicdanları kir pas bürüdü,
Türk’ü millet yapan doku çürüdü,
Her işte şeytana uyandan bıktık.

Alınır, satılır olduk pazarda,
Dilim dilim biçildik kör hızarda,
Tacize uğradık bir kem nazarda,
Bizi çırılçıplak soyandan bıktık.

Sorgulanır oldu din imanımız,
Boşa geçer kıymetli zamanımız,
Kimseye kalmadı hiç gümanımız,
Dün söz verip bugün cayandan bıktık.

Bizi bize düşman eden reylerden,
Kişilik yoksunu fikri şeylerden,
Vara yoğa nutuk atan beylerden,
Önü ardı yalan beyandan bıktık.

Hep kirli işlerle yolunu bulan,
Bütün sermayesi kuyruklu yalan,
Her güzele mutlak bir kara çalan,
Haşereden, yılan, çıyandan bıktık.

Her hâli her tavrı ihanet yurda,
Kuzu teslim eder vicdansız kurda,
İz bırakmaz hain yürürken karda,
Teröristle nikah kıyandan bıktık.

İşi yok, gücü yok, bir sürü softa,
Herkesten Müslüman, imanlı lâfta,
Birleşirler çıkar için bir safta,
Milletin gözünü oyandan bıktık.

Vicdanlar körelmiş, kaybolmuş ilke,
Esir olmuş mala, paraya, mülke,
Sofralara meze güzelim ülke,
Milletin sırtından doyandan bıktık.

Küçük Tanrıcılık oynar birisi,
Meşinden de kalın yüzü, derisi,
İnsan değil sanki ayı irisi,
Vara yoğa öfke duyandan bıktık.

Umursamaz milli varı, yarını,
Düşünür tek kendi öz çıkarını,
Sülük gibi emip halkın varını,
Sabun gibi elden kayandan bıktık.

Yeter gardaş, artık yeter diyelim,
Bu hâl ölümden de beter diyelim,
Bir silkinsek bu iş biter diyelim,
Bizden olup bize kıyandan bıktık.

Övgü – Şahsım

​Yeryüzünde “Küçük Tanrıcılık” oynama, Yaradan ile kulu arasına girme hadsizliğine yeltenen aklıevvellere, özellikle de din taciri zalimlere.

Şahsım ben zaten iyi ki doğmuşum,
Bir düşünün yahu, ya doğmasaydım,
Tek kalemde karanlığı boğmuşum,
Bir düşünün yahu, ya boğmasaydım.

Şahsım sultanıyım bak hepinizin,
Bensiz ne olurdu hâliniz sizin,
Sağdım koyun gibi hep dizin dizin,
Bir düşünün yahu, ya sağmasaydım.

Şahsım hep sağladım sizlere fayda,
Sayemde çaldınız bir garip gayda,
Rahmet olup yağdım size bu ay da,
Bir düşünün yahu, ya yağmasaydım.

Şahsım müstesnayım, adamın dibi,
Malûm benim hepinizin sahibi,
Ağdım tepenize bir güneş gibi,
Bir düşünün yahu, ya ağmasaydım.

Şahsım ettim size cenneti vaat,
Gördüm ki her kulum bekler şefaat,
Yerimden bir çığdım hemen o saat,
Bir düşünün yahu, ya çığmasaydım.

Şahsım hep dokundum can özünüze,
Yaptıklarım girsin kör gözünüze,
Güneş olup çağdım bet yüzünüze,
Bir düşünün yahu, ya çağmasaydım.

Şahsım bir mübarek zat-ı şahane,
Beni sevmemeye yoktur bahane,
Kalbinize sığarım ya daha ne,
Bir düşünün yahu, ya sığmasaydım.

Şahsım şiir yazdım kendi özüme,
Şair kendim bir hoş geldim gözüme,
En güzel lâfları yığdım sözüme,
Bir düşünün yahu, ya yığmasaydım.

Memleketin Hâli – Haramiler Mangası II

Ne kumpasları bitti, ne adi oyunları,
Hep bir şer odağında eğildi boyunları,
Her gün başka çayıra yayıldı koyunları,

Devir devir dediler, devrimi evirdiler,
Türkiye’nin altını üstüne çevirdiler.

Bunlar her tür yalanı kırk kuyruklu söylerler,
İblisin sofrasında arz-ı endam eylerler,
Avantasız kalsalar gör bak acep neylerler,

Devir devir dediler, devrimi evirdiler,
Türkiye’nin altını üstüne çevirdiler.

Cahil halkı uyutup neyi varsa çaldılar,
Kıçındaki son parça donu bile aldılar,
Sonra anadan üryan sokaklara saldılar,

Devir devir dediler, devrimi evirdiler,
Türkiye’nin altını üstüne çevirdiler.

Edep, namus, ar, haya, bunlarda hepsi kesat,
Dış görünüşe bakma içleri fitne fesat,
Bıçağı adam eder bunları etmez masat,

Devir devir dediler, devrimi evirdiler,
Türkiye’nin altını üstüne çevirdiler.

Güzel olan ne varsa ticaret malı oldu,
Din satmak geçinmenin birinci dalı oldu,
En son numaraları “beka masalı” oldu,

Devir devir dediler, devrimi evirdiler,
Türkiye’nin altını üstüne çevirdiler.

Asla sevmezler Türk’ü, Türklüğe kinleri var,
Türkçe’yi yok etmeye sanki yeminleri var,
Güvenilmez bir tuhaf kaygan zeminleri var,

Devir devir dediler, devrimi evirdiler,
Türkiye’nin altını üstüne çevirdiler.

Hep din din din dediler, din sattılar pazarda,
Meğer din aldatmanın maskesiymiş nazarda,
Hiçbirinin yatacak yeri yoktur mezarda,

Devir devir dediler, devrimi evirdiler,
Türkiye’nin altını üstüne çevirdiler.

Troller beslediler yaydırmaktan sorumlu,
Küfür, hakaret edip saydırmaktan sorumlu,
Rakibin ayağını kaydırmaktan sorumlu,

Devir devir dediler, devrimi evirdiler,
Türkiye’nin altını üstüne çevirdiler.

Sorsan en temiz, en has duygu insanı bunlar,
Ne yazık ki bunlara inanıyor koyunlar,
Bulundukları yerde asla bitmez oyunlar,

Devir devir dediler, devrimi evirdiler,
Türkiye’nin altını üstüne çevirdiler.

Tunga sakın ha uyma şu had bilmez gafile,
Kırk bin delil getirsen lâf işlemez cahile,
Her çaban boşa gider, her uğraşın nafile,

Devir devir dediler, devrimi evirdiler,
Türkiye’nin altını üstüne çevirdiler.